2007!
” Türk diplomasisi Batı’nın önüne bir fiili mağlubiyet hesabı koyabilmeli, onlara uğrayacakları astronomik hasarı algılatmalı ve: “Bana 19. yy sonunda oynadığınız oyunla yarattığınız fiili durumun verdiği zararı artık telafi edin ve bin türlü desise ile çekip aldıklarınızı geri verin.” demelidir. Bu resmi hukukun değilse bile tarihi ve doğal hukukun icabıdır.
Irak’ta sıkışan Amerika’nın İran ve Rusya ile işbirliği yapan bir Türkiye’yi karşısına almaya ne gücü ne de cesareti yeter. Tabiatıyla Türk – İran ilişkileri özellikle stratejik ve tarihi bir derinlik içerisinde ele alınmalıdır. İran’ın günümüzdeki sıkıntı ve çıkmazlarının Türk diplomasisine ne ölçüde bir hareketyeteneği bağışladığını konuşmak ise ayrı bir yazı konusudur ama şu kadarını söyleyelim, bu olaya kesinlikle bir Yavuz Selim yaklaşımıyla değil, belki bir Melikşah gözlüğüyle bakmak gerekebilir”