Tek cins elemanlardan oluşan, homojen ortamlarda ancak kimlik üzerinden yürünebilir. Aklın çalışması için fark lazım. Fark yoksa akıl da yok! Akıl olmadan da kişilikten söz açmak muhal.
Düşünce, “göre”lerle, izafetlerle, atıf, nisbet veya kıyaslarla şekillenebilir. Kimlik vurgusuna mahkum kitlelerin, üst akıllara mahkûmiyeti kaçınılmaz…
O yönlendirici akılların dostane veya hasmâne bir çizgiye mi hizmet ettiğini ayırd etmek ise “farkı kullanma alışkanlığı olan akıl”a bağlı…
Oysa kimliklere veya kitlesel yönlendirmelere tutsak yığınlara daima akıl muhalefeti ezberletile geldi…
“Akleden toplumlara bunda nice ibretler vardır” diyor Kitap!