“İman ve Yaşama Üslubu”na bir takdim yazısı yazan Said Başer, “Şiir ve Edebiyat Sohbetleri’ni yayınladıkları zaman, Banarlı’nın yazılarının ancak bu kadar olduğunu zannettiklerini, diğer yazılarının sonraki yıllarda tesbit edilebildiğini” söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Banarlı’ nın dünyasına girmek demek, bir bakıma Türklüğü, kültürümüzü onun gözüyle yeniden tanımak demekti. Dolayısıyla uzun zaman bu yazılardaki mana aleminin dışında kaldık. Hemen hepsini defalarca okumamıza rağmen, her biri mürekkep bir tefekkür mahsulü olan bu yazıları ne türlü tasnife tabi tutmak gerektiğine karar veremedik.
“Birçok tasnif denemesinden sonra gördük ki, bu yazılar, belli bir fikir ve iman kompozisyonunun zaman içine serpiştirilmiş parçaları gibiydiler. Mesela 1946’da yazılmış bir gazette fıkrası, 1970’lerde kaleme alınmış diğer bir makaleye giriş hüviyetinde idi. Topluca söylendiği takdirde zamanın otoriter rejimini huylandıracak fikirler, parça parça, tedirginlik uyandırmadan ifade edilmişIerdi(… ) Muhtelif konulardaki bu yazıları mevzularına göre ayırıp, hazırlanan kitaplarda yazılış sırasıyla vermek mümkündü. Ancak Milli Şef devri, 1960 ihtilali gibi devirlerde, Nihad Sami Bey, yazılarında söyleyeceğini yine söylüyor ama meseleleri sondan başa doğru da işleyebiliyordu. Eğer kitaplar yazıların tarih sırasına gore düzenlenselerdi, kitaplarda Işlenen fikirlerin insicamı bozulabilirdi.”
“Iman ve Yaşama Üslubu”nda da yazılar, yazılış tarihlerine göre değil, muhteva bakımından birbirini tamamlayacak şekilde sıralanmış. Eser beş bölümden meydana geliyor: “İman ve Taassub”, “Din Terbiyesi ve Sanat”, “Yaşama ÜsIubumuz”, “İnkar Hastalığı” ve “Uyanmaya Dair”.
Merhum Banarlı’nın bu son kitabı için, Yahya Kemal’in iman anlayışının bir tefsiridir denilebilir.