Günaydın yerine Bâkî’nin selamını getirdim azizler… 27 Nisan 2013
GÖR
Mir’ât-ı gülde hüsn-i dil-efrûz-ı yâri gör
Ruhsâre-i hakîkate âyînedârı gör
Her nakşu her nigâr ki kılsañ müşâhade
Eltâf-ı sun’-ı Hâlik-i Perverdgârı gör
Dil-beste olma terligine taze goncanuñ
Ol pîrehende cilve kılan gül-’i zârı gör
Hâmûş yatma bister-i gafletde subh-dem
Gel mergzâra gulgule-i mürg-i zârı gör
Dîvânelik zamânıdur âvâre göñlini
Zencîrlerle zabt idemez cûybârı gör
Dâg-ı derûn-ı sîne nice tâzelenmesün
Gül hırmenine âteş uran nev-bahârı gör
Bak sâgar-ı şikeste-i pür-hûn-ı lâleye
Cemşîdden nişâne kalan yâdgârı gör B
âkî nesîm gibi sebük-hîz olup seher
Gaflet gözini hâb-ı girândan uyarıgör
Seyr ü safâ-yı bâg u gülistan ise garaz
Gülzâr-ı hüsn-i pâdişeh-i kâmkârı gör
Âsûde zıll-ı râyet-i ‘adlinde kâ’inât
Kevn ü mekâna sâye salan şâhsârı gör
Yorumlar…
Sait Başer: Şerhine kat’iyyen karışmam. O iş Mehdi Genceli hocâfendiye âittir.
Mehdi Genceli :
Mehdî ağır bir nezle-i can-güdâz olup seher
Ummâ bugün ondan medet, git başka yârı gör
Sait Başer:
Mehdi mi olur bir nezleye tûş olan
Gayrıya yâr demezüz gel dildârı gör!
Mehdi Genceli :
Zencefil ne gezer, ballar da sahte
N’eylesin bu garip, âciz nâ-puhte
Şifâ-yâb edemez ne laf ne deva
Gönderin bir tepsi kuru baklava
Sait Başer :
Kazandibinden terfiyle baklavaya
Kâr-ı dâim gözeten Mehdi ağaya
Hoşça sözde tokat gördüğünden nâşi
Âciz göz mü yumsa aceb oklavaya
Mehdi Genceli :
Hâcenin tokatı azizdir aziz
Tilmizin kalbinde bırakır bir iz
Kazandibi şirin, velâkin ondan
Baklava değil mi çok daha leziz?!
Sait Başer :
Şakalar gelip geçsin muhabbet baki
Baklavaya kafiye oklava baki
Nazlanma sakın şerh et, yarın mahşerde ”
Mehdi’nin rızkı haram” demesin Baki
Sait Başer:
Bu susuzluğa Mehdiyyü’l- zeman olmalı sâkî
Gönül hoşluğuymuş şu gökkubbede kalan bâkî.
Mehdi Genceli :
İç mey-i gül-gûn, olma zevkden baîd
Habîbi mehdi olan âkıbet olur saîd
Sait Başer :
Tekebbürde Mehdi görmek hakikatte câiz değil,
Bidayette Saîd olmak âkıbeti hâiz değil,
Molla Kasımdan hâlî olmamamış bir dem bu âlem
Bâkî’yi şerhe ârif sandık, yoksa bir vâiz değil!
Mehdi Genceli :
Kalmadı eski zevki ne mâzînin, ne ânın
Ürefâ kayıplarda, meydan bugün nâdânın
Mehdi’ye bel bağlama, âhir zaman olsa da
Bâkî’ye sen şârih ol, tâzelensin îmânın
Sait Başer :
Şakalar gelip geçsin muhabbet baki
Baklavaya kafiye oklava baki
Nazlanma sakın şerh et, yarın mahşerde
“Mehdi’nin rızkı haram” demesin Baki…
Sait Başer:
Cevan dediğiniz Mehdiyyü’z- Zamandır
Dili keskin bir tilmiz-i yamandır
Mana-yı şair, batnında olsa da
Hocanın feryadı ah ü figandır…
Mehdi Genceli :
Baklava dediğin şekerle nandır
Denî dünyâ tâ ezelden yalandır
Sinn-i hâce epey geçkin olsa da
Tilmizi, çok şükür, tâze civandır
Sait Başer:
Sözüyle bağlarlar halis adamı
Şükre zehr katmayan sâki-i câmı
Tac edermiş başa, sahib-i meydan
Baklavayı götür, bırak kelamı.
Rafet tahtbaş:
Said olana mehdi ne gerek
Yakın olan gülden koklar direk
Aşığın şifası bir yudum meydir
Meyhanede geçmez baklava börek